İlk ve Son Söz Onların !

Sözlerine şöyle başladı:
Dünyaca ünlü bir psikoloğa bir seminerinde sormuşlar.
Sizce başarıda en önemli unsur nedir:
Cevabı kısa ve net: Cesaret!
Ancak tek başına cesaret yetersiz. Cesaretle beraber mantık da gerekir!"
Bir iğde ağacının serinliğinde doğaçlama başladı bitmek bilmeyen sohbetimiz.
'Futbol nedir dense idi, neler söylerdiniz?' demeye devam ediyorum.
Sadece futbol konuşuyoruz... Futbol denince ilk ve son söz onlara ait!
Camianın içinden başarılı addedilen insanlar hepsi de farklı farklı şeyler söylüyorlar.
Malatya doğumlu Teknik Direktör Mustafa Ceviz'e soruyorum bu kez:
Malatya'da futbol desem, yorumunuz ne olur?
Başarıda da, başarısızlıkta da herkesin payı var.
Ancak size bir müjde vermek isterim:
Malatya'da futbol yeniden filizleniyor.

Üç şampiyonluk, dile kolay nedir sırrı öğrenmek isterim.
Her insan gibi ben de başarılı olmak ve fark yaratmak hedefindeyim.
Başarılı olmak isteyen insanların ortak kullandıkları metodlar vardır.
Bunlar; güvenilir olmak, ahlaklı ve ilkeli olmak, doğru iletişim kurabilmek.
Bizler Anadıolu'da görev yapan hocalar kendimizi her alanda geliştirmek zorundayız.
Yeri gelince takımın psikoloğu, mentörü, analizcisi herşeyi biziz.
Hayat sonuna kadar eğitimden ibaret görmeniz ve her anlamda kendinizi geliştirmeniz lazım.
Eğitimim devam ediyor.

Bir programında Turgay Biçer, Şakir Eczacıbaşı'na soruyor:
Atlarla ilgileniyorsunuz, ata biniyorsunuz, atları seviyorsunuz anlaşılan...
Evet, hatta onlarla konuşuyorum, beni duyuyorlar ve adeta motive oluyorlar.
Bu programı izledikten sonra uzuzn uzun düşündüm.
Peki, bizler de insan olarak motivasyona hiç ihtiyaç duymuyor muyuz?
Futbolda motivasyon çok önemli bir kelime.
Futbolcunun başarılı olmasını istiyorsanız onu başarılı olacağına inandırmanız gerekiyor.
Maçlardan önce iddialı konuşmayı hiç sevmedim.
Maç öncesi iddialı konuşmak rakiplerinizi motive edebilir.
Ancak bilgi çağındayız ve bu yarışın içerisinde herkes yerini alıyor.
Ben de kişinin gelecekteki ümidi şimdiki gücünden kaynaklanır diyerek ileriye dönük hedeflerim için kendimi sürekli geliştirmeye çalışıyorum.

14 yıllık teknik direktörlük hayatına üç şampiyonluk sığdırmış Teknik Direktör Mustafa Ceviz.
Kazanırken de kaybederkende hep yanında olan ve kendisine daima destek olan eşine ve ailesine teşekkür etmeyi de ihmal etmedi.

Her yerde 12 : 59!

Nevin Yanıt yeni hedeflerine koşuyor.
O, atletizmde Türkiye'nin sembol ismi.
Bugüne kadar büyük başarılara imza atan atletizm Olimpiyatlarına hazırlanmaya devam ediyor.
Hepimiz Nevin'in hedefine odaklandık.
Destek için önce Real Madrid'in futbolcusu Nuri Şahin bir futbol topunun üzerine yazdı 12: 59'u.
Sonrasında destek devam etti.
12: 59 için yürüdü kocaman bir ordu.
En güzel desteklerden biri de  Akdeniz Oyunları Genel Koordinatörlüğü'nün genç ve çalışkan ekibinden geldi.
Bizzat kendileri 12: 59 oldular.
Hemen hepsi, hatta hepimiz  12: 59'la Nevin'e destek verdik.

Bundan yaklaşık beş yıl kadar önceydi.
Nevin Yanıt'la ve hocası Cüneyt Yüksel'le söyleşi yapmak için buluştuk.
Nevin o gün ne söylüyorsa bugün de aynısını söylüyor.
O günden bu güne alınana bir çok madalalyalar var.
Tek fark var o günlerden bugüne değişen.
Nevin'in kendini her gün daha da geliştirmesi.
Cüneyt Yüksel'in de onun hedefine odaklanmasındaki emeği çok büyük.
Hatta Nevin bir açıklamasında beyin bana ait, fizik kondisyonum tamamı Cüneyt Yüksel diyecek kadar.

Hayatını hedefi üzerine kurdu.
Yorulan bacaklarıyla konuştu. Kendi kendine aynalarla konuştu hatta.
Bir film karesi gibi öyle değil mi?
Onun yaşama biçimi oldu.
Heryerde 12: 59'u görmek kolay mı?
Denizde, dalgada, rüzgarda, havada, ekranda belki de en yakın arkadaşında...
Görmek, duynak, hissetmek ve istemek...
Böylelikle koşmak.
Koşmaya Tevfik Sırrı Gür'ün toprak zeminlerinde başlayan bugün ise atletizm pisti olan dünyanın her yerinde koşan Nevin gün geçtikçe daha çok koşuyor.
Belki de kendi hedefini gerçekleştirmek üzerine koşuyor.
Ancak onun hedefini gerçekleştirmesi tüm sporcular özellikle de mücadeleyi asla bırakmayan sporcular için çok önemli.
Nevin Yanıt atletizmde önemli isim.
O başarırsa onun isminin ardından yeni Nevinler gelecek.
Bir de bunlara ilaveten onun başarısı Etiyopyaya ait bir geçmişle anılmayacak.
Kendi topraklarından büyüyen bir isim o.

Dünyadan bir fanus!

Bazen kendimi dünya büyüklüğündeki bir fanusun dışına koyuyorum.

Dünyadan bir fanus!

Fanusun içinde olmadan, izleyici koltuğunda olmak başka bir şey!

O zamanlarda bambaşka bir gözle bakan bir çift göz olursunuz!

Hocam, Thomas Kowzlowski’nin; ‘Bir çift göz çok daha farklı şeyler görebilir!’ dediği gibi…

Fanusun dışında olmak, bütün yaşananları bir film şeridi gibi izlemek demek!

Orada neler olup bitiyor, tüm çıplaklığıyla görebilmek demek!

İçindeyseniz, o atmosfer çoğu zaman sizin görmenizin önünde bir engel olabilir!

***

Fanusun dışında hayat, 90 dakikadan ibaret değil mesela.

90 dakikaların özetinden çok daha fazlası yaşanıyor.

İnanın ki, hayat sadece iki renkten ibaret de değil!

Hayat, tüm renklerin içe içe girdiği bir kocaman pazıl!

Hayat upuzun bir maraton ve bu maratonda yaşadıklarınız.

İpi göğüsleyip göğüslememek ise sadece bir sonuç.

Bir film şeridi gibi herşey!

Mücadele de hayatın bir parçası…

Futbol, basketbol, voleybol ve diğerleri eğlenceli birer oyun.

Hayatın bir parçası ama kendisi değil.

***

Turgay Renklikurt’un bir yazısında kısaca özetlediği gibi görünür bazen:

‘Spor kendini aşma, kendisiyle hesaplaşma, uzlaşma ve gerçek insana ulaşmanın bir arenası.’

Doğru ya !

Kas, sinir ve kemikten ibaret değil insan!

Spor da kas, sinir ve kemikten ibaret olmayan insanı ruhsal, zihinsel ve bedensel olarak bütünlüğe götüren gizemli ve tarih kadar eski bir uğraş!

İçindeyseniz fanusun sadece bir yarıştan ibaret gelebilir hayat!

Bazen dışarı atın kendinizi…

Ve hayatı seyredin.

Tüm renkleriyle görebilmek için güzellikleri…

Futbol nedir deseniz!

Futbol size göre nedir deseniz; her futbol adamının kendine göre anlatacağı pek çok şey vardır. Ancak futbol birçok futbol adamına göre hayatın bir parçası ya da hayatın ta kendisi. Futbolu onlardan öğrenmek en güzeli, çünkü ne derler; yaşayan bilir! Bakalım kimler neler söyleyecek!

Teknik Direktör Nurullah Sağlam da hemen her söyleşisinde ilk söylediği şu olmuştur: Futbol benim işim ve işim her şeyin önünde gelir.

İlk durak olarak Nurullah Sağlam’a da sorduk;’ nedir futbol anlayışınız ya da sizin için başarının tanımı nedir?’

“Benim futbol anlayışım günümüzün futbol anlayışından çok farklı!

Kazanmak ya da kaybetmekten çok daha önemli bir şey var; o da alınteri!

Bunu oyuncularım da çok iyi bilirler.

Alınteri çok anlamlı bir kelime, sahada alın teri var ise zaten çok şey vardır!

Alnınızın son damlasına kadar akıtıyor, inançlı bir şekilde mücadelenizi ortaya koyuyor musunuz?

Gerek taraftarınız, gerekse rakip takım bunu görüyor.

Sahada ya da skorbortta kaybetseniz dahi, şartlarınız da göz önünde bulundurulduğunda, verdiğiniz mücadelelerle gönüllerde kazanmasını biliyorsunuz demektir.

Ancak parola; daima kazanmak, hep kazanmak olmalı!

Sahada mücadelesini bırakmayan, 90 dakika maçtan kopmayan, beraberlik içerisinde verilen pozitif bir mücadele olmalı.

Bu anlayışla ve bu sistemle mücadele etmeye devam etmeli.

Hiçbir takım rakip takımı asla küçümsememeli, saygı duymalı; ancak  kendi gücünün de farkında olmalı!

Takım, gücünün tamamını sahaya yansıtmak için tek vücut olmalı!

Futbolda fizik gücünüz ve sahadaki performansınızı etkileyen pek çok faktör vardır.

Bunlardan en önemlisi pozitif düşünce anlayışınızdır; bu düşünce anlayışınızı sahaya yansıtabilirseniz farkınızı ortaya koyabilirsiniz!

Düşünceleriniz ve inancınız sağlam ise bu sizi ‘Şampiyon’ bile yapabilir.

Futbolcu kafasına başarıyı yazmış ise bunu hiç kimse silemez!

Başarı üzerine de söylenecek çok şey var ama…

Şu, asla unutulmamalı!

Gerçek başarı; başlangıç noktası ile ulaştığınız yer arasındaki farktır!”

Başarı yalnız değildir!

Bu sezon futbol, basketbol ve sporun her alanında çok çalışarak alınan galibiyetlere, şampiyonluklara, madalyalara tanık olduk.

Elazığ, Şanlıurfa, Hatay, Adana ve Tarsus’ta yaşanan coşku dolu şampiyonlukları hatırlayalım.

Başarılı olmak oldukça güzel, hele ki hak edilen galibiyetler gurur verici.

Her şeye rağmen hayat, en hızlı koşanın kazandığı bir yarış değil esasında.

Nereye, ne uğruna koştuğumuzu bilmek de çok önemli!

Bu sezon bunları fazlasıyla yaşadık ve de gördük!

‘Karakteriniz Kaderinizdir’ adlı kitapta da altı çizilen önemli bir deyiş gibi:

Doğru ve iyi olanı bilmek ile doğru ve iyi olanı yapmak arasındaki en önemli bağlantı; doğru ve iyi olanı yapacak bir karaktere sahip olmaktır!

Yüzlerce yıl öncesi, Antik Yunan şairi Hesidos, mükemmelliğin önüne terlemeyi koymuş ve mükemmelliğin önünde, uzun ve dik bir yol vardır demiştir.

Mükemmelliğin Evrensel Kuralları bir tarihte yazılmış ve herhangi bir sanatta ya da beceride mükemmel olmak için; çok fazla çalışmak, çok fazla terlemek, çok çalışma yapmak olarak özetlenmiştir.

Sporda ya da hayatın başka bir alanında başarılı olmak kadar ahlaki mükemmelliğin de reçeteleri verilmiştir.

Hayatta olduğu gibi, sporun birçok branşında ilk hedef başarıdır.

Amerikan Futbolu Koçu Vincent Lombardi başarıyı şöyle özetlemiştir:

Başarı arada sırada olan bir şey değildir. Başarı bir alışkanlıktır. Kazanmak bir alışkanlıktır. İyi olmak bir alışkanlıktır diyen Aristo gibi.

Dikkat ederseniz, başarı yalnız değil; güzel ahlak ile hep bir arada ve elele yürüyor.

Dünyaca Ünlü Piyanist Artur Rubinstein ise, sanatı konusundaki ustalığı hakkında dünyaca ünlü olmasına rağmen çalışmasının önemine dikkat çeker:

Bir gün alıştırma yapmazsam, bunu ben fark ederim. İki gün alıştırma yapmazsam, bunu arkadaşlarım fark eder. Üç gün alıştırma yapmazsam, bunu dinleyiciler fark eder. Çalışmak, daha başarılı olmak ile ilgili başka bir düşünür de demiştir ki:

“Günün her saatini dün olduğundan daha iyi olabilmek için kullanmalısın.”

Başarı ve erdem üzerine söylenen sözlerin içerisinde ünlü düşünür Sokrat’ın:

“Sorgulanmayan bir hayat, yaşanmaya değmez” sözünü de ilave etmeliyim.

Sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını işaret eden Atatürk’ün bu özlü sözüyle de yazıyı noktalayalım.