22 Haziran 2012 Cuma

Dünyadan bir fanus!



Bazen kendimi dünya büyüklüğündeki bir fanusun dışına koyuyorum.
Dünyadan bir fanus!
Fanusun içinde olmadan, izleyici koltuğunda olmak başka bir şey!
O zamanlarda bambaşka bir gözle bakan bir çift göz olursunuz!
Hocam, Thomas Kowzlowski’nin; ‘Bir çift göz çok daha farklı şeyler görebilir!’ dediği gibi…
Fanusun dışında olmak, bütün yaşananları bir film şeridi gibi izlemek demek!
Orada neler olup bitiyor, tüm çıplaklığıyla görebilmek demek!
İçindeyseniz, o atmosfer çoğu zaman sizin görmenizin önünde bir engel olabilir!
***
Fanusun dışında hayat, 90 dakikadan ibaret değil mesela.
90 dakikaların özetinden çok daha fazlası yaşanıyor.
İnanın ki, hayat sadece iki renkten ibaret de değil!
Hayat, tüm renklerin içe içe girdiği bir kocaman pazıl!
Hayat upuzun bir maraton ve bu maratonda yaşadıklarınız.
İpi göğüsleyip göğüslememek ise sadece bir sonuç.
Bir film şeridi gibi herşey!
Mücadele de hayatın bir parçası…
Futbol, basketbol, voleybol ve diğerleri eğlenceli birer oyun.
Hayatın bir parçası ama kendisi değil.
***
Turgay Renklikurt’un bir yazısında kısaca özetlediği gibi görünür bazen:
‘Spor kendini aşma, kendisiyle hesaplaşma, uzlaşma ve gerçek insana ulaşmanın bir arenası.’
Doğru ya !
Kas, sinir ve kemikten ibaret değil insan!
Spor da kas, sinir ve kemikten ibaret olmayan insanı ruhsal, zihinsel ve bedensel olarak bütünlüğe götüren gizemli ve tarih kadar eski bir uğraş!
İçindeyseniz fanusun sadece bir yarıştan ibaret gelebilir hayat!
Bazen dışarı atın kendinizi…
Ve hayatı seyredin.
Tüm renkleriyle görebilmek için güzellikleri…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder