7 Ekim 2012 Pazar

Mersin İdman Yurdu'nda bitmeyen özlem!



Sezona iyi bir başlangıç yapamayan Mersin İdman Yurdu Teknik Direktörü Nurullah Sağlam ile, geçtiğimiz sezon sağanak yağmurlu maçları yad ederek, Ekim ayının yağmurlu bir akşamında başlıyor söyleşimiz. 
Nurullah Sağlam her zaman ki gibi, skora göre değil, yaşadıklarına göre konuşuyor.
Gözlerde ne bir yenilgi ifadesi, ne de umutsuzluktan bir eser; böyle bir atmosfer.
Ben, sezgilerime ve az çok tecrübelerime göre, hep böyle gitmeyeceğini biliyorum diyorum; ancak futbola felsefe katan teknik adamın bu atmosferde neler söyleyeceklerini de merak ediyorum.
"Oyuncularıma hep şunu söylerim: Benim için, ne zaman büyük bir takım olursunuz;
hakemin maçın bitiş düdüğünü çaldığı an, ah keşke maç bitmeseydi de on dakika daha oynasaydık dediğiniz an! Maç bittiğinde soyunma odasına giriyorum ve onların gözlerine bakıyorum; maçtan keyif almışlar mı, almamışlar mı? 
Almışlarsa ki bu anlaşılır, benim için çok sorun yok! Puanı sorarsanız, puan olarak buraları beklemiyordum açıkçası. Şanssız başladık ama böyle gitmeyeceğinden ben de eminim. Bana en büyük sorumluluğu taraftarımız vermiştir. Taraftarımızın o coşkulu tezahüratı, daha koridorda iken bile bize büyük güç verir. Açıkçası Bolu ve Kartal maçındaki taraftarı özledim. Onların hınca hınç doldurduğu tribünleri özledim. Takım olarak en büyük motivasyon kaynağımız onlar. Şu an sonuç ne olursa olsun, kazanmak için taraftarı bekliyorum."
Taraftarı galibiyete özlem duyadursun!
Bir teknik direktörün özlemi de, en az kazanmak kadar taraftarı kazanmak!
Özlem duyulan; Tevfik Sırrı Gür'de yaşanan sayısız coşkulu kalabalık.
Kırmızı lacivert renklerin altında buluşan her yaştan insan ve umut!
Nice yağmurlarda söylenen sağanak şarkılar…
Sokaklardan akan insan seli…
Süper Lig'le neredeyse çeyrek asır sonra buluşma hasretini yaşayan bir şehir takımı Mersin İdman Yurdu’nda yaşanan karşılıklı özlemler.
Bu özlem; herkesin dilinde bitip bilmeyen bir aşk hikâyesi.
Hiç kimsenin değil, bir şehrin hikâyesi…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder