4 Mayıs 2012 Cuma

On Yazar On Mülakat


Osmanlı İmparatorluğunda resim çizmenin yasak ama yazı yazmanın serbest olduğu bir dönemde hat sanatı doğmuştur bilirsiniz. Hat sanatı bir nevi resimli yazı sanatı gibidir… Ben ise naçizane edebiyat aşığıyımdır biraz. Tıpkı hat sanatının doğuşu gibi; resminle yazının buluştuğu gibi;  yine sporla güzel sanatın buluştuğu günlerimden birindeyim!



Okumaya doyamadığım bir kitap var bugünlerde elimde. Edebiyatçıları veya geniş bir ifadeyle sanatçıları kendi ifadeleriyle tanımanın yollarından biri de onlarla mülakat yapmaktır diye başlayan satırlar…Ünlü edebiyatçılarla yapılan çok özel mülakatlar…



Oda ne; okudukça içimde bir deprem ve ruhumda açılan tatlı yaralar; çok derinlerdeyim…Sonrasını hiç sormayın! Yazar Hüseyin Rahmi Gürpınar’a bir daha hayran oluyorum.



Büyük yazar ilk romanı Şık’ı yazdığında ve dostlarının da tavsiyesiyle Ahmet Mithat Efendiye koşar. Ancak bu romanı kendisinin yazdığına bir türlü inandıramaz. Hatta Ahmet Mithat, “oğlum bana yalan söyleme bunu sen mi yazdın?”  derken Hüseyin Rahmi’nin gözlerinden yaşlar süzülüverir.



Bu da bir şey mi ki?

Yazarın babası bir şairdir ama oğlundan aldığı mektupları çok edebi bulup;

“Oğlum rica ederim mektuplarını başkalarına yazdırma, edebi bir dil kullanmana lüzum yok ki, lütfen kendin yaz ama samimi ol yeter” diyerek 15 yaşındaki Hüseyin Rahmi’nin yazdığı mektuplara inanamaz…



İçe dönük bir insan olan Hüseyin Rahmi’ye renkli bir hayatı nasıl yazabildiği ve kadın ruhundan nasıl anladığı sorulduğunda verdiği cevap çok ilginçtir:



“Annem üç yaşında vefat etmişti. Beni hizmetçiler, uşaklar ve komşu kadınlar ellerinde büyütmüşlerdir. Hatta komşu genç kızların mektuplarını da ben yazdığımdan kadın ruhundan iyi anlarım.”

Kitabın Adı: On Yazar On Mülakat. Yazarı: Muharrem Dayanç.
Okumayı sevenlere, okuyun derim...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder