1900 yılında yapılan II.
Modern Olimpiyatlar Paris’te, Paris Dünya Fuarının bir parçası olarak
gerçekleştirilmişti. Fuar, organizatörlerin elinde tam beş ay gibi uzun bir
süreye yayılmıştı ve Olimpiyat Oyunları amacından o kadar sapmıştı ki, birçok
sporcu olimpist olduğunu bile anlayamadan ölmüştü.
Paris Olimpiyatlarının en
önemli yanlarından biri de, dört yıl önce yapılan Atina Olimpiyatları’na ‘kabul
edilmeyen’ bayan sporcuların Paris’te birçok kategoride yerini alması olmuştu.
Bayanlar arasındaki ilk karşılaşma ise iki Fransız sporcunun arasında
gerçekleşen kroket karşılaşması idi. Paris Olimpiyatlarına 24 ülkeden, 1225
sporcu katılmıştı ve bunlardan sadece 19’u bayan sporcu idi.
Kadın sporcuların olimpik
sporların içine yerini alması, o yıllarda 19 kadınla başlayan bir varoluş
süreci ile başladı. 1900’lü yıllardan bugüne değin, olimpiyatlarda büyük
başarılar sergileyen kadın sporcular oldu. Kadın sporcular, bugün sporun hemen
her dalında mücadele veriyorlar ve büyük başarılara imza atıyor.
Tarihin o dönemlerinde
Atina Olimpiyatlarında katılamayan ya da yerini alamayan sporcuları kadın ve
erkek sporcu olarak kategorize etmek bugünler için asla doğru olmayabilir ancak
başarılı kadın sporcuların mücadelesine de ‘altın mücadele’ demek istiyorum. Sonunda başarı olsun ya da olmasın atılan tek
adım dahi altın bir adım, yapılan her mücadele altın mücadeledir bana göre.
Değerlidir. Fazlasıyla inanmak ve destek gerektirir. Alınan her başarıyı
alkışlamak kadar, atılan her adımı da desteklemek gerekebilir. Sporda başarılı
olmak, hayatına yeni bir renk katmak, bedeni kadar zihninin de şekillenmesine
katkı sağlamak, yeni çevrelerle var olmak isteyen hemen her sporcu önce alkışı
sonra da desteği fazlasıyla hak etmiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder