6 Nisan 2012 Cuma

Dört yolcunun hikayesi!


Dört arkadaş arabalarıyla tedirgin bir şekilde ilerliyorlardı.

Yolları uzundu.

Ya adresi bulamazlarsa, bunu nasıl açıklarlardı!

Zaman da gittikçe daralıyordu.

İlçe sınırlarına girmişlerdi ama yollar bomboştu.

Ne bir tabela, ne de bir işaret vardı.



Derken nihayet, hemen arkalarında ilerleyen lüks bir araba göründü.

Heyecanlandılar.

Hemen korna çalarak durmalarını istediler.

Araba durdu ama merak da etmişti, kimdi bu yabancılar.

“Buyurun gençler!”

“Kusura bakmayın, sizi yolunuzdan alıkoyduk ama biz şu adresi arıyoruz.

Zamanımız da çok dar.”

“Bizde oraya gidiyoruz.

Bizi takip edin.

Bu arada, hayırdır ilk defa geliyorsunuz sanırım.”

“Evet, bizim bu ilçeye tayinimiz çıktı.”

“Öyleyse bir teklifimiz var.

Bir saate kadar statta maçımız var.

Biz de takımın yöneticileriyiz.

Sizi de desteklemek için aramıza bekleriz.

Bundan böyle bizim takımın taraftarı olursunuz”

“Tabii neden olmasın!

Gelebiliriz ama…yine de söz vermeyelim.”

“Beni takip edin.”

Dediler ve iki araba yollarına devam ettiler.



Stada nihayet gelmişlerdi…

Etraf kalabalıktı.

Fakat dört genç birden gözden kayboluverdi.

Kulüp Başkanı bir kez daha arkasına baktı, belki de gelmişlerdi.

Fakat arkasında yoktular. Yöneticiler etraflarına baktılar onları göremediler.

Biri “aceleleri vardı” dedi.



Evet, aceleleri vardı.

Çünkü maçın başlamasına çok az kalmıştı.

Hatta…Takımlar yerini almıştı.

Ve geç kalma korkusu içerisinde dört genç de maçı yönetmek için  formalarını giymişler ve çoktan yerlerini almışlardı…

Yöneticiler, o dört gencin maçın hakemi olduklarını gördüklerinde şaşkınlıklarını gizleyemediler ve birbirlerine bakıp tebessüm ettiler.

Spor Yazarı Sadık Söztutan'a ait bu güzel hikayeyi okur okumaz   paylaşmak istedim.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder