Küçük Rıdvan gün ağarmadan uyanmıştı.
Rüyasını gerçekleştirmek için
düştü yola.
Yürüyerek de gidebilirdi Arena’ya.
Biliyordu. Yürümekten yorgun düşecekti
ama olsun!
Elinde bileti yoktu ama hedefi Arena’ya
girebilmekti. Ve bir mucize sonunda girdi de!
***
İçi içine sığmıyordu. Daha
önce televizyonlarda gördüğü o dev stadın içindeydi.
Bütün yüzler ve gözler ışıl
ışıldı.
İşte o Volkan olmalıydı, o Emre’ydi,
o Selçuk…İşte o Alex!
Gözünden süzülen yaşları
belli etmedi bile...
Rüyada mıyım diye düşündü
birden, eğer rüyaysa uyanmak istemedi.
***
Daha önce bu kadar çok insanı,
bu kadar çok sarıyı laciverti, bu kadar çok bordo ve maviyi bir arada
görmemişti. Sağ yanındaki abla nereden gelmişti acaba? Ya şu sol tarafındaki amca İstanbul'dan mı gelmişti?
Şu kalabalık grup Trabzonluydu
kesin.
Sevinçli ve ışıl ışıl gözlerle baktı yanındaki amcalara.
O an orada olmanın tadını çıkardı.
***
Bayramlarda böyle olsaydı
diye düşündü.
Bütün insanlar bu meydanda
toplansalardı.
Yoksa o güvenlik görevlisi
kendisine mi bakıyordu?
Ya biletini görmek isterlerse!
Kapıdaki polis amcanın ona;
“ Hadi koçum, dışarıda kalma sen de gir!” dediğini söyleseydi yine de onun Türkiye Kupasını izlemesine
izin verirler miydi?
***
O gün onun günüydü; ilk kez bir maçı canlı izlemişti, televizyonda gördüğü futbolcuları ilk kez uzaktanda olsa canlı canlı görmüştü.
An ve an heyecan yaşadığı
için sevinç gözyaşları içerisinde teşekkür edecek birilerini aradı: Teşekkürler
Polis amca!
Teşekkürler... Teşekkürler...Teşekkürler...dedi hiç durmaksızın içinden...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder