29 Nisan 2012 Pazar

Kızkalesi’nden Kızkule’sine Bisiklet !



Olimpik bir spor branşı olan bisiklet sporu, ilk olarak 19. Yüzyıl başlarında patlama yapmıştı. Olimpiyat spor programına alındıktan sonra ilk yol yarışı 1896 yılında Atina Olimpiyatları’nda maraton parkurunda gerçekleşti. Olimpiyat oyunlarında bisiklet yarışları; yol, pist ve dağ yarışmaları olarak ayrılırlar.

Bisiklet sporunu güzel kılan pek çok neden sayılabilir. Bir spor aktivitesi olmasının yanında izleyicisini de eğlendiren ve merak uyandıran bir spor dalıdır.  Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu’ndan tutun da, içinde bisiklet olan her organizasyonun ilgiliyle takip eden çok sayı da sporseverleri var. Bu organizasyonların verdikleri mesajlara da bakılırsa bisiklet salt bir spor olarak görmek istemiyorum. Özellikle dağ ve yol yarışlarında gördüğümüz manzaralar oldukça büyüleyici. Sporcu, bisiklet ve doğa bazen tek bir kare de bütünleşebiliyor. Bu bütünleşme ise olağanüstü görsellere sahne olabiliyor. Her karede de farklı bir mesaj. Bu mesaj; bazen yaşama sevinci, bazen doğal güzellikler, bazen tarihi güzellikler olarak algılayabildiğim güzel düşünceler ve bu düşüncelerin oluşturduğu hisler arasında…

Bugünlerde, yapılan organizasyonların dışında hayallerde de gezinen -henüz hayal sayılabilecek- bir proje var. Kızkalesi’nden, Kızkulesi’ne Bisiklet Yarışları. Neden olmasın! Kızkalesi denizin ortasında yükselen bir tarih. Kumların, denizin ve kalenin eşsiz buluşması. Kızkalesi’nin dillere destan hikâyesi ile Kızkulesi’nin hikâyesi de hemen hemen aynıdır. Bu iki tarihi bisiklet sporu buluşturabilir.

Kızkalesi- Silifke- Mut- Karaman- Konya- Şereflikoçhisar- Gölbaşı- Ankara- Bolu- Sakarya İzmit- İstanbul ve Kızkulesi arasındaki manzara sporseverler için görülmeye ve yaşanmaya değer olacaktır.  Ne dersiniz bisiklet sporu Kızkalesi’nden Kızkulesi’ne gizemli, bir o kadar da can alıcı bir köprü kurmayı başarabilir mi? İstenirse, neden olmasın!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder