55 yaşında ve “İnsan her yaşın acemisidir” bende 55 yaşın acemisiyim diyor.Ama tarihi bir anıt misali yıllar önceden ve günümüzden ,değerli bilgiler aktarıyor bize. Sıradışı bir futbol adamı olan Reşit Güner ile f utbol üzerine felsefeler yaptık birlikte…Buyurun keyifle okuyun…
Futbola Mardin’de Kızıltepe’de başlamış, yapacak başka bir şeyim yoktu diyor.Köylerine gazete 2 gün gecikmeli geliyordu ve hızla spor sayfası çevriliyordu Galatasaray haberleri okunuyordu sonra o köyden Galatasaray Kulübüne transfer oldu .Fatih Terim hocanın takım arkadaşı oldu…
Şimdilerde Antrenörlük yapıyor ama çok farklı ve değerli güzel bilgiler sunuyor bize…
İnsan yaşamın öznesi olmalıdır nesnesi değil diyerek başladı sözlerine…
Kendisi renkli bir insandı ama konuştukça düşünce yapısının da ne kadar pırıltılı olduğunu görebiliyordum..
Zihnimiz en kıymetli bahçelerimizdir, oralarda kötü bitkilere yer bırakmayın ,sökün ve atın der dedi Robin ;okudunuz mu?
Kendisi tam bir kitap kurdu…Şu an yakın tarihi okuyormuş.Niye bu kavga gürültü,barış istiyorum barış .Okuyun yakın tarihi,ders alın, bu kavgalar geçmişte de yaşandı,yakın tarihimizde de yapıldı.Hala günümüze niye taşıyoruz ki diyor…
Bizim zamanımızda oynanan futbolla bu günkü futbol çok değişti.Geçmişte bu kadar hızlı ve teknik futbol yoktu.Saha dışı faktörlerde çok değişti.Yöneticiler,seyirc
i,kulübün yapısı her şey..
Özellikle Türkiye’de Futbolu kendimize benzettik.Futbol artık günümüzde en hızlı kültür yayan bir dünya ve Futbolun evrensel bir ruhu var biz bunu çok koruyamadık.Biz değerleri,emeği alkışlayamadık…Emeğe ve değerlere saygı göstermezsek mutlu ve huzurlu olamayız ki!…
Bizim sporda bir rönesansa mı ihtiyacımız mı var acaba?Bakıyorum da karamsarlaşıyorum.Mesela kulüp yöneticiliği artık bir nüfus edinme gibi görülüyor.Feodal kulüp yöneticilikleri ver.Feodalizm yıkıldı oysa demokrasilerde çok seslilik vardır,feodalizm varsa adalet yoktur,adalet yoksa mutluluk yoktur…
Futbolu, bu değerli ürünümüzü korumalıyız.Futbolu sömürenler var onlardan korumalıyız…
UEFA’nın bir takım yaptırımları var onlar dikkatlice incelenmeli..Mesela Kulüp yöneticiliği konusunda son zamanlarda önemli gelişmeler var.
Her geçen gün futbol fakiri olmayalım istiyorum.Eğer bir takım kazanıyorsa seyircisi de, hakemi de,basını da beraber terfi ediyor.Kaybedince de hepsi kaybediyor.Ülkemizde yönetici portföyü başarılı ise takımını da başarıya sürüklüyor.Şehrin bile bakış açısını “yöneticiler” belirliyor.
Spor kültürümüzü geliştirmeliyiz.Çağdaş spor kültürünü özümsemeliyiz.Spor denince Futbol,Futbol denince kazanmak,spor denince televizyon izlemek algılanmamalı…
Spor yapan bir toplum olmalıyız.
İklim,coğrafya,genç nüfus hepsi var peki ne eksik?
Bizim ülkemizde çocuklarımızın spor yapması için her imkan var ama bakınız kaç çocuk spor yapıyor?Çocuklarımıza imkanları sunsak gelişmeyecekler mi?
Gerekli makamlar imkanlar sunsaydı bizde spor yapan,dışarıya sporcu ihraç eden bir toplum olurduk.Ama bakın dışarıda üç veya dört oyuncumuz var…
Kimse “kral çıplak “demek istemiyor..
Çünkü henüz bizim bir spor politikamız yok…
Özellikle Futbol Federasyonunun, çok büyük bir kaynağı var ancak bu kaynağa en çok katkı sağlayan dört büyükler bu kaynağın yarısını paylaşır durumda.
Oysa politikamız ne olmalı?
Futbolu geliştirmek,çağdaşlaştırma
k,yaygınlaştırmak.Ben bunları söyleyince çok ütopik geliyor insanlara ve masal oluyor.Biz ülke olarak bu hizmetleri hak etmiyor muyuz?
Mesela ben basit bir projemden bahsedeyim.Bunu kendi bölgemdeki yetkili makamlara ilettim ancak kimse ilgilenmedi.Futbol federasyonu bölgelere kaleci antrenörleri atamalı.Kaleci üretim seferberliği yapabiliriz.Örnek projeler desteklenmeli.Bu insanlar ücretini almalı ve her kulüpte kaleci adayları eğitilmeli.Hem bir istihdam ,hem de beşeri bir yatırımdır…
Bilirsiniz demokrasilerde sivil örgütlerde çok değerlidir.Peki bizim sivil örgütlerimiz kimler;Futbolun önemli dinamikleri olan,TFF,ASKF,Antrenörler derneği ne yapıyorlar?
Hiçbir basın kuruluşuna bir açıklama yapmışlar mı?
Haksızlıklara karşı dur diyebilmişler mi?
Bu ülkede kaç tane antrenör var.Artık her kurum insan kaynaklarına değer veriyor.Eğitime tabi tutuyor,sosyal imkanlar sunuyor peki bizim derneklerimiz ne yapıyor; spor adına,futbol adına ,futbol adamları adına?
Nüfuz edinmek için futbol mu yapılır?
Nüfuzu geliştirmek için futbol mu yapılır?
Futbol bir aşktır severek yapılır…
Oysa Futbol barışın ön koşuludur,yarışın ve barışın oyunudur,birlikte paylaşmaktır,seyircisi ,oyuncusu ,yöneticisi bir ailedir…
Bizim ülkemizde, futbol kültürümüzde korku hakim.
Sahaya çıkar oyuncu,yöneticiden korkar,hata yapmaktan korkar,taraftardan korkar yenilmekten korkar,medyadan korkar!Gerçek performansını ortaya koyamaz.
Biz insanlar kimyasal yaratıklarız.Korkarsak kaslarımız tutulur, koşamayız,konuşamayız.Kork
an oyuncu nasıl oynasın?Vücudumuzun kimyası bozulur bir defa…
İngiltere’de küme düşen takım ayakta alkışlanır.
-Neden?
Çıktı sahaya ve oyununu oynadı.Çabasını gösterdi.
Oyuncu sahaya çıkacak,sadece doğru oynayacak,skor tabelasına bakmadan.Çaba gösterecek ve dirençli olacak.Mücadelenin sonuna kadar direnç.Futbol bir güç gösterme mücadelesidir.Siz rakibinize ben daha güçlüyüm ve daha dirençliyim mesajı vermişseniz.Kararlı tavrınızı göstermişseniz,kaybetseniz
de kazanırsız!
Bir takım kurmak istiyorum.
Adı “Barış Elçileri” olacak…
Biz kaybetmekten korkmayacağız…
Çıkacağız ve oyunumuzu oynayacağız.Kazanmak ve kaybetmek bir sonuçtur…
Bizim futbolumuzda korkuya yer olmayacak…
Bizim taraftarımızda farklı olacak.Bilinçli bir seyirci.İyi futbol izlemek isteyen gelecek bizim maçlarımıza…