14 Mart 2012 Çarşamba

Atletizm ateşi!




Yıllar önce ilk doğduğu günden bu yana olimpik sporlar, çoğu profesyonel sporlardan farklı olarak kazanmaktan çok katılmanın önemli olduğu sportif etkinliklerdi. Bu yüzden sadece amatörlerin değil, birçok dünya rekortmeni sporcunun da hayali bu oyunlara katılmak olmuş, kazandıkları madalyalara da en az rekorları kadar önem vermişlerdir.

***

İlk olimpik ideanın doğuşu da şöyle olmuştur:
Tarih içerisinde Yunan şehir devletleri arasında süregelen savaş sona ermiş, ‘Kutsal Ateşkes’ imzalanmıştı.
Bu büyük barışın onuruna ilk olimpiyatlar düzenlenecekti.
Tüm dünya sporcularına haber salındı!

Sporculardan sadece silahlarını değil, aynı zamanda tüm fiziksel ve insani zaaflarını, tüm düşmanlık ve anlaşmazlıklarını bırakarak gelmeleri, insanlıklarını yeniden keşfetmeleri istendi.

İnsanlığın en önemli düşünce atılımı sayılan; barışı ve sportmenlik ruhunu simgeleyen Olimpizm felsefesi de böylelikle doğmuş oluyordu...

***

Yüzyılı aşkın süredir daha yükseğe çekilen çıtalar, saniyenin binde birine sığdırılan yeni öyküler, yepyeni rekortmenlerle insanlık tarihinin sportif bir öyküsüdür Olimpiyatlar. Her sporcu da, ülkesi için bir umut ve bir simge haline gelmiştir.

Olimpiyatlar denince de ilk akla gelen atletizm’dir.

Olimpia’da ilk olarak basit bir koşu ile başlayan ve sporun atası sayılan

Olimpik sporların içerisinde sporseverler için sönmeyen bir ateştir Atletizm.

Sloganı, ‘daha hızlı, daha yüksek ve daha güçlü’ olmuştu yıllar içerisinde.

100 metreden maratona, çekiç atmadan yüksek atlamaya kadar pek çok kategori içeren bu spor, sporseverlerin içinde daima sönmeyen bir ateş olmuştur.

***

Yine yüzyılı aşkın bir süredir var olan ve basit bir koşu ile başlayan atletizm, sporun atasıdır ama gelin görün ki, sporseverin içinde bir kor gibi yanıp duran olan bu spor, henüz hak ettiği yeri bulamamıştır!

Atletizm ateşi bir yerlerde her daim yanarken, ne üzücüdür ki başka bir yerlerde kül tutmaya yüz tutmuştur.

Ne duruyorsunuz o halde…

Kalkın ayağa ve koşun!

O ateş, belki de bugün ve yarın bu satırları okuyanın elindedir.

Kimbilir!                                                                                                     

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder