Üçüncü gol!
Futbolda profesyonellik, içi uzun uzun cümlelerle
doldurulacak bir kavram.
Öyle ki…
Doğduğunuz, büyüdüğünüz şehri unutmanız istenir sizden
bazen.
Bazen yepyeni bir şehir dostunuz olur, forma sevdiğiniz olur,
taraftar sevgiliniz olur.
Ve her şeye rağmen içinizde yaşadığınız duygularınız sahanın
dışında kalır.
Sonunda bir burukluk yaşansa bile.
Belki de bazen bir çelişki yaşar futbolcu bir 90 dakikanın
ardından.
Merak ederim. Bir bilen varsa söylesin!
Şunu da sorarlar mı acaba futbolcular kendi
kendilerine?
“Ben, şimdi nereye aitim?”
Futbolcunun ait olduğu yer, terlettiği forması
mıdır?
***
Takımının en zor günleri idi…
Hatta adeta kara bulutlar geziniyordu.
Zor günler de geliyorum diyordu ki…
İmdada o yetişti.
Tam yedi yıl sonra Süper Lig’deki ilk golle
tanıştı.
15 yıl terlettiği formaya, Trabzonspor’a karşı attı
golünü.
Gol sonrası bir an durdu ve gol sevinci yaşayacağına iki
elini de kafasına götürdü.
O
an, herkesin aklına gelenler geldi belki de aklına.
Trabzon’da doğan, Trabzonspor’un yetiştirdiği ve adeta
Trabzon’la doğan Hasan Üçüncü geçtiğimiz hafta oynanan, Trabzonspor - Mersin
İdman Yurdu maçında attığı golle futbol adına bir profesyonellik örneği
sergiledi. Ancak sohbetimizde yaptığı açıklamalar da golü kadar dikkat çekici:
“Attığım gol için asla pişman değilim ama belki de en çok ben
üzüldüm.
Değil lig şampiyonluğuna, Avrupa Şampiyonlar Ligi
Şampiyonluğu'na engel olsa yine atardım. Attıktan sonra herkesten fazla üzülsem
de, yine de atardım. Benim hep felsefem şudur; giydiğim her forma Trabzonspor
formasıdır ve o formaya ihanet edilmez!"
***
Yaşamda, gerçek anlamda profesyonellik düşüncede
başlar.
Bir yaşam tarzı olarak da devam eder.
Profesyonler her zaman düşünceleri, yaptıkları ve yaşadıkları
ile örnek olmuşlardır.
O’nun yaşam tarzı kadar, düşünce biçimi de bir profesyonellik
örneği.
Duygularını sahanın dışında bıraktı.
Sonunda bir burukluk yaşasa bile.
Çünkü futbolcuların şehirleri taşıdıkları
formalardır!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder