17 Mart 2012 Cumartesi

En İyi Olma Yolunda...



Onlar için televizyon ya da stat hiç fark etmez; tutamazlar kendilerini ve başlarlar maçı anlatmaya. O an maçı anlatan kim olursa olsun, onlar kendilerini maçın akışına bırakırlar.

Her ne kadar bu işin bir okulu olsa da; sahalarda, televizyonlarda ya da radyolarda öğrenilir çoğunlukla bu meslek. Bu ilgi odağı meslek gurubu spor spikerliğinin, öne çıkardığı ilgi odağı bir çok insanlar vardır. Onların; ahenkli, akıcı,  coşkulu ve kulağa şiir gibi gelen sesleriyle büyüdü bir nesil adeta. Öyle ki bazı maçlar onların sesleriyle hatırlanır hala.  Halit Kıvanç gibi…

Bu işi başlayan her spikerin ya da sunucunun hayalinde hep büyük televizyonlarda ve büyük maçları anlatmak vardır. Bu hayal bazen bir rüyadır, bazen de rüyalar gerçek olur. Bu hayali gerçek olmuş bir spor spikeri Sayın Cüneyt Ersan anlatıyor:



“Sene 1992. İlk kez büyük bir maç anlatacağım. Bir de baktım yayın odasında idolüm olan Doğan Yıldız var. Onun anlattığı maçlar başkadır: “İstanbul’dan hepinize iyi günler, Ben Doğan Yıldız. Mutlu bir gün diliyorum!” diye başlar maçlarını anlatmaya. Onu gördüm ve heyecanlandım; tamamdır, şimdi beni izleyecek ve keşfedecek dedim. Maç başladı, ben de başladım anlatmaya. Goller art arda geliyor. Bu arada ben her ‘goooollll’ dediğimde Doğan Yıldız eğilip garip bir edayla bana bakıyor. Maç bitti, beklediğim gibi Doğan Yıldız yanıma geldi ancak:

”Kardeşim sen ne yaptığını sanıyorsun, böyle maç mı anlatılır! Otur şu anlattığın maçı bir daha izle ve çok çalış, çookk!”  dedi.

Evet, aynen bana bunları söyledi. Kısa süre sonra bana neden öyle tepki gösterdiğini anladım. Maç 5-2 bitmişti, toplam 7 gol vardı. Ancak ben gollerin hepsini  başka futbolculara attırmışım ve isabet oranım da 7’de 0 yani. Eğer ben bugün spor spikeri olduysam, o gün atılan o fırça’dan sonra oldum.

En iyi olma yolunda; saygın, kişilikli, karakterli bir şekilde ilerlemek, çok çalışmak ve ortaya güzel şeyler koymak son derece önemli bence. Bu mesleğe ilgi duyan gençler,  gerek maç anlatımlarımdan sonra, gerekse programlarımdan sonra güzel sözlerle anılmak üzere yola çıksınlar.”



Kendisine, bu mesleğe gönül vermiş gençler adına teşekkür ediyorum ve sporla iç içe yaşayanlara da seslenmek istiyorum:

Güzel Türkçe’mizi en doğru şekilde kullanan bir spor spikeri, sizler niye olmayasınız ki!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder