Onlar için televizyon ya da stat hiç fark etmez; tutamazlar
kendilerini ve başlarlar maçı anlatmaya. O an maçı anlatan kim olursa olsun,
onlar kendilerini maçın akışına bırakırlar.
Her ne kadar bu işin bir okulu olsa da; sahalarda,
televizyonlarda ya da radyolarda öğrenilir çoğunlukla bu meslek. Bu ilgi odağı
meslek gurubu spor spikerliğinin, öne çıkardığı ilgi odağı bir çok insanlar
vardır. Onların; ahenkli, akıcı, coşkulu
ve kulağa şiir gibi gelen sesleriyle büyüdü bir nesil adeta. Öyle ki bazı
maçlar onların sesleriyle hatırlanır hala.
Halit Kıvanç gibi…
Bu işi başlayan her spikerin ya da sunucunun
hayalinde hep büyük televizyonlarda ve büyük maçları anlatmak vardır. Bu hayal
bazen bir rüyadır, bazen de rüyalar gerçek olur. Bu hayali gerçek olmuş bir
spor spikeri Sayın Cüneyt Ersan anlatıyor:
“Sene 1992. İlk kez büyük bir
maç anlatacağım. Bir de baktım yayın odasında idolüm olan Doğan Yıldız var.
Onun anlattığı maçlar başkadır: “İstanbul’dan hepinize iyi günler, Ben Doğan
Yıldız. Mutlu bir gün diliyorum!” diye başlar maçlarını anlatmaya. Onu gördüm
ve heyecanlandım; tamamdır, şimdi beni izleyecek ve keşfedecek dedim. Maç
başladı, ben de başladım anlatmaya. Goller art arda geliyor. Bu arada ben her ‘goooollll’
dediğimde Doğan Yıldız eğilip garip bir edayla bana bakıyor. Maç bitti, beklediğim
gibi Doğan Yıldız yanıma geldi ancak:
”Kardeşim sen ne yaptığını
sanıyorsun, böyle maç mı anlatılır! Otur şu anlattığın maçı bir daha izle ve
çok çalış, çookk!” dedi.
Evet, aynen bana bunları
söyledi. Kısa süre sonra bana neden öyle tepki gösterdiğini anladım. Maç 5-2
bitmişti, toplam 7 gol vardı. Ancak ben gollerin hepsini başka
futbolculara attırmışım ve isabet oranım da 7’de 0 yani. Eğer ben bugün spor
spikeri olduysam, o gün atılan o fırça’dan sonra oldum.
En iyi
olma yolunda; saygın, kişilikli, karakterli bir şekilde ilerlemek, çok çalışmak
ve ortaya güzel şeyler koymak son derece önemli bence. Bu mesleğe ilgi duyan
gençler, gerek maç anlatımlarımdan
sonra, gerekse programlarımdan sonra güzel sözlerle anılmak üzere yola
çıksınlar.”
Kendisine,
bu mesleğe gönül vermiş gençler adına teşekkür ediyorum ve sporla iç içe
yaşayanlara da seslenmek istiyorum:
Güzel
Türkçe’mizi en doğru şekilde kullanan bir spor spikeri, sizler niye olmayasınız
ki!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder