1918 doğumlu bir delikanlı idi. Onu unutmam mümkün değil.
Sohbetlerimizde
kelimelerini özenle seçerdi. Anlatmak öyle zor ki…Ve yazmakla da bitmez ki…
Bir ilkle başlayan bir isimdi O.
Öncelikle Türkiye
liglerinde ilk defa oynanan bir futbol müsabakasının hakemi idi ve
dolayısıyla Türkiye birinci ligindeki ilk gol kararını 21 Şubat 1959 tarihinde O vermişti.
Spor spikerliği ve spor
yazarlığı da yapmıştı. Seyhanspor’u kurmuş, oynamış ve başkanlığını
yapmıştı.Halen Adana merkez ilçe Seyhan’da yapılan Adanaspor’a ait sosyal
tesisler onun adını taşımakta. Adana’nın ilk Beden Terbiyesi İl Müdür Vekili
olarak görev yapmıştı.
Sadece spora değil sosyal ve siyasal konulara da
ilgi duymuştu.
Ermeni Soykırımı ile ilgili
tezleri çürütmek için düzgün Fransızcası, edebi yazımı ile Fransız
parlamentosuna (j.Richard Delong) yazı yazmış ve bu tasarıya şiddetle karşı
gelmiş ve olumlu sonuçlanan bir tavır sergilemiş, bu vesileyle Napolyon Bonapart Sarayında şerefine gece
düzenlenmiş bir kimlik ve entelektüel bir insandı.
Bizlerle birkaç anısını paylaşmıştı;
Türkiye'de Türk futbolunun
altın çağlarını yaşadığını, geçmişte toz ve toprak zeminlerde maç
yönetildiğini, o dönemlerde hakemlerin sadece yol giderlerinin
karşılanabildiğini, önce at yarışlarının
yapıldığı sahalarda daha sonraları
kendilerinin temizlediklerini anlatmıştı ancak anlatılanların içinde enteresan
bir şey vardı ki;
Türkiye liginde ilk kez
kendi hakemliğini yaptığı bir maçta (Trabzonspor ve Bursa Havagücü) kupanın
beraberlik nedeniyle sanat okuluna gönderilerek ikiye kestirildiği ve o
sene iki şampiyon çıktığı ilginç bir anısıydı.
İçim de kırık dökük bir şeyler kaldı…Osman Amca…Ölüm yıldönümünde, sesini duyar gibiyim. O ince ruhunla bizlere şairin o güzel şiirini
söyler gibisin;
“Buyrun, oturun dostlar, hoş gelip sefalar getirdiniz.
Biliyorum, ben uyurken hücreme pencereden girdiniz.
Ne ince boyunlu ilâç şişesini, ne kırmızı kutuyu getirdiniz…
Yüzünüzde yıldızların aydınlığı, başucumda durup el ele verdiniz.
Buyurun, oturun dostlar, hoş gelip sefalar getirdiniz…”
Biliyorum, ben uyurken hücreme pencereden girdiniz.
Ne ince boyunlu ilâç şişesini, ne kırmızı kutuyu getirdiniz…
Yüzünüzde yıldızların aydınlığı, başucumda durup el ele verdiniz.
Buyurun, oturun dostlar, hoş gelip sefalar getirdiniz…”
Bir ilkle başlayan bir isimdi, Osman Yereşen…
Aramızdan ayrılalı
neredeyse tam bir yıl oldu. İçimde ise kırık dökük bir şeyler kaldı.
Onu
rahmetle anıyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder